Translate

27 Mayıs 2010 Perşembe

Kitaro



Asıl adı Masanori Takahashi olan Kitaro, Vangelis ve Yanni gibi bu müziğin en çok tanınan temsilcilerinin başındadır. Ancak, diğerlerinden farklı olarak, müziklerinde Batı formatlı ezgilerden ziyade, parçası olduğu Uzak Doğu kültürünün izleri görülür.

4 Şubat 1953’te Japonya’da dünyaya gelen Kitaro, müzikal ilgi ve becerisini kendi imkânlarıyla geliştirmiş, lise döneminde kurduğu “Albatross” adını taşıyan müzik grubuyla bu alandaki üretiminin ilk eserlerini ortaya koymuştur. Kitaro’nun hayatınını değiştiren iki önemli olay, dönemin ünlü müzisyenleri Fumio Miyashita’yla ve onunla dünya turuna çıktığında Almanya’da karşılaştığı Klaus Schulze’yle tanışması olmuştur; zira ruhsal tedavi ve meditasyon müzikleri yapan Fumio Miyashita sayesinde müziğe bakışı değişmiş, Klaus Schulze vasıtasıyla da ileride müziğinin ana enstrümanı olarak kullanacağı “synthesizer”la tanışmıştır.

Kitaro’nun dünyayı dolaşma macerası, Tayland, Çin, Hindistan ve diğer Asya ülkelerine yaptığı gezilerle devam eder. Felsefi anlamda olgunlaştığı bu dönemlerde, gezip gördüğü yerlerden aldığı etkileri müziğine yansıtmayı da iyi başarmıştır. Hayata bakışını kendi ağzından şöyle özetler, “İç huzuruma kavuşmamı sağlayan olay, doğduğum şehirden kilometrelerce uzakta ve de ona kesinlikle benzemeyen bir başka ülkede, mesela Kalküta’nın herhangi bir sokağındaki bir dilenciyle eşit olduğumu farketmemdir”.

Müzikal anlamdaki bilinen ilk çalışmaları 1980’lerin başından itibaren ortaya çıkmaya başlar. Bu dönemden sonra müziğinde de olgunluk dönemine geçer. Yaptığı müziğe kesin bir etiket koymak yanlısı değildir; genel olarak “müziğinin ruhsallığı çağrıştırdığını ve önemli olan şeyin dinleyiciyi düşünme ve hissetmeye sevketmesi” olduğunu söyler. Yanni’yle benzer yönleri, her ikisinin de müzikal yazma ve okuma eğitiminden yoksun olmasıdır; nota bilgisi olmadığı için kendi tarzını kendisi yaratmıştır, notalar yerine resimler çizer.

Enstrüman çalma becerisi ise Vangelis gibi çeşitlidir, birçok tuşlu, vurmalı ve üflemeli sazı çalabilme yeteneğine sahiptir. Felsefi inanışı ise Budizm ve Şinto geleneklerini temel alır.

23 Mayıs 2010 Pazar

''Ne Mutlu Türk'üm'' Diyene...


Başbakan İnönü, saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:


- Hayırdır İsmet?!
Habersiz geldin.
- Paşam, ''Azınlıklar'' meselesi...
Konuyu Meclis'e getireceğiz..
Ne diyorsunuz?
- İsmet bugün geç oldu...
Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.
İnönü çıkınca, Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:
- Sadece laleler kalsın..
Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın..
Derhal!
İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:
- Ne oldu böyle?
- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.

Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:
- Paşam, bahçenin durumu nedir?
- Azınlıkları söküp attım, İsmet.
İnönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş:
Atatürk:
- İsmet, ben "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü boş yere söylemedim...
Kendini Türk hisseden herkes, bu vatanın öz evladı...
Ben hayatta olduğum sürece, bu böyle bilinsin...
Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.
Biz Türk'üz!!!
NE MUTLU TÜRK'üm DİYENE!!!!

18 Mayıs 2010 Salı

BiRLiKTE ÇALIŞTIKLARINIZI EĞiTMEZSENİZ ....... TUTACAĞINIZ GÜN YAKINDIR.



Cem Boyner'in iş dünyasındaki başarılarını anlatmaya gerek yok sanırım. Ben çok az patron gördüm ki, işiyle her konuda bu kadar yakın ilgili olsun... Çalışanlarının kendisine nasıl bir saygı ve sevgi beslediğine de çoğu zaman şahit oldum. Cem Bey çalışma tarzını anlatan bir fıkrayı, bir dönem önce çalışanlarına mail yoluyla yollamış. Bu mail benim de elime geçti. Belki benim gibi birçoklarınızın da geçmiş olabilir. Bilenleri değil, bilmeyenleri düşünerek ben birkez daha Cem Boyner'in çalışanlarına gönderdiği bu fıkrayı sizlerle paylaşmak istedim...

işte Cem Bey'in çalışanlarına gönderdiği fıkra:

Doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış. Bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış. Kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş. Yanında da en yakın yardımcısı Haso...
Ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
-'Ula Hasso, ahali bakir mi?'
Hasso cevap verirmiş:
-'Evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir.'
Ağa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış 'Abdullah
Cizrelioglu'. Sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
-'Hala bakirler mi?'
-'He ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkıslirler.'
Her sene ayni tören sürermiş.
Aradan 7 yıl geçmiş.
Ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına.
Sormuş Hasso'ya:
-'Ahali bakir mi?'
-'He ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır.'
Ağa 'Abdullah' diye adini, arkasından 'Cizrelioglu'
diye soyadını yazmaya başlamış ki;
kalakalmış, çünkü yaş gereği prostat.
Halka rezil olmak var. Alçak sesle Hasso'ya sormuş:
-'Bakirler mi?'
-'He ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?'
Ağa çaresiz:
-'Ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu.'
diye emretmis.
Hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın
kulağına eğilip :
-'Ağam' demiş, 'Kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin, sırtıma vurdin aptal dedin.
Ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını sen yaz.'

BiRLiKTE ÇALIŞTIKLARINIZI EĞiTMEZSENİZ .......
TUTACAĞINIZ GÜN YAKINDIR.

9 Mayıs 2010 Pazar

YAŞAM BU GÜLÜM


YAŞAM BU GÜLÜM

YAŞAM BU SEVİNEREK ÜZGÜNLÜĞÜNÜ

SOYTARILIĞINI

KAPILAR AÇILDIĞINI

KAPILAR KAPANDIĞINI BİLECEKSİN

BİLECEKSİN

NASIL OLSA BİR GÜN

BERİ GELİP ÇÖZECEKSİN BU BİLMECEYİ

YAŞAM BU GÜLÜM

OLUR GİBİ GÖRÜNEN OLMAZLARI

BÜTÜN DEĞER YARGILARINI SİLİP

ÖNGÖRÜSÜZ BU APAÇIKLIĞI

SEN DE GÖRECEKSİN

YAŞAM BU GÜLÜM

ANİDEN KORKULARIN

ANİDEN SEVİNÇLERİN

VE BİÇARE OLDUĞUNU BİLECEKSİN

KÜRŞAT ÇABUK

2 Mayıs 2010 Pazar

Einstein’dan 10 hayat dersi…

Albert Einstein çoğu insan tarafından dahi olarak görülür. Şu ana kadar yaşamış en etkili bilim insanı olmanın yanında teorik fizikçi, filozof ve yazardı. Bilime birçok katkı sağlamış Einstein’ın başarı sırlarını merak ediyor musunuz? İşte Einstein’dan 10 hayat dersi…



1. Merakınızın peşinden gidin

‘Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.’

Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız.




2. Azim paha biçilmezdir

‘Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.’

Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.




3. Bugüne odaklanın

‘Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.’

İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.




4. Hayal gücü güç verir

‘Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.’

Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.




5. Hata yapın

‘Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.’

Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.



6. Anı yaşayın

‘Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.’

Geleceği ayarlamanın tek yolu olabilidiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.





7. Değer yaratın

‘Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.’

Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.




8. Farklı sonuçlar beklemeyin

‘Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek.’

Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.




9. Bilgi deneyimden gelir

‘Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.’

Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.




10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın

‘Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz.’

Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!