Translate

5 Ekim 2010 Salı

Bir fincan kahve içermisiniz ?

 

İş yaşamında önemli yerlere gelmiş, bir grup eski mezun arkadaş grubu, üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş. Çeşitli konular konuşulduktan sonra, sohbet, işin yarattığı strese ve yaşamın zorluklarına gelmiş.
 
Yaşlı üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek  üzere mutfağa gitmiş ve degişik boy, renk ve kalitede bir çok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş. Kimi porselen, kimi seramik,  kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup  kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
 
Tüm eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara şunu söylemiş: "Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal. 
 
İşte bu demin bahsettiginiz problemlerinizin ve stresin nedeni. 
 
Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken, bilinçli olarak herbiriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız.
 
Yaşam kahveyse, iş, para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca "YAŞAM"ı tutmaya yarayan araçlardır, ama "YAŞAM"ın kalitesi bunlara göre değişmez.
 
Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini  çıkarmayı unutabiliyoruz."
 

4 Ekim 2010 Pazartesi

Sorumluluk ve Üretken Olmak

"Sorumluluk", bu kelime, bizi "insan" yapan en önemli kelime bence... İnsanı diğer yaratıklardan ayıran kavram "sorumluluk"tur. Allah insanı yaratırken sorumluluk yüklemiş. Diğer yaratıkları yargılamıyor, neden çünkü sorumluluk üstlenmemişler. Sorumluluk ise görev demektir. İnsanın kendine olan sorumlulukları, ailesine karşı sorumlulukları, çevresine ve doğaya karşı sorumlulukları, vatanına ve milletine karşı sorumlulukları, vatandaş olarak sorumlulukları gibi bir çok sorumluluklarımız vardır... Bunlar birer görevdir...  

Görev= Sorumluluk
Bir anneyi anne yapan onun sorumluluk duygusudur. Ona, yavrusunu arabanın tekerleri altında kalmasın diye atlayıp kurtarma cesaretini ve fedakarlığı veren, o sorumluluk duygusudur... Bizi biz yapan, bizi değerli bir yaratık yapan sorumluluk duygumuzdur... Vatanı uğruna can vermeyi göze alma (şehitlik) ve fedakarlığını da üstün sorumluluk duygusundan alırız...
Bu dünya bir şeyler yapma, üretme, yorulma yeri...Ölünceye kadar üreteceğiz... Öyle veya böyle... Yan gelip yatma diye birşey yok. Hayatın özü yorulmaktır... Üretmektir... Boş oturana selam vermeyen Yüce Peygamberimizin; "Başka işler yaparak dinleniniz" düsturuna uyacağız... Durmak asla yok... Bedenimizle yapamaz olsak dahi, durmak yok. O zaman da beynimizle yapabiliriz...
Bir yerde sorumlular var ve sorumlular da sorumluluklarını yerine getirmiyorsa; sorumluluk yapanların üstüne yük daha çok biner.
Görevimiz ve yaptığımız iş ne olursa olsun, görev bilinci, yukarıda anlattığım sorumluluk bilinciyle algılanmalıdır...
" VATANINI EN ÇOK SEVEN, GÖREVİNİ EN İYİ YAPANDIR"
M.K. ATATÜR