Translate

6 Nisan 2010 Salı

Paul Klee







Soyut resmi en çok etkileyen ressamlardan olan Klee, belirli hiçbir akımın içinde olmamıştır.


Babası müzik öğretmeni, annesi Stuttgart Konservatuarı’nda müzik eğitimi almış olan ailenin çocuğu olarak 18 Aralık 1879 yılında Münchenbuchsee’de doğdu.
Yedi yaş
ında keman çalmaya başladı resim çizmeye karşı da özel bir ilgisi vardı, fakat en çok keman çalmaktan hoşlanırdı.

1898 yılında lise diplomasını aldı ve ressam olmaya karar verdi. Münih’e gitti, 1900’de Münih Akademisi’ne başladı. Franz von Stuck’un öğrencisi oldu. Klee, Stuck’in gelenekçi tavrı karşısında 1901 yılında okulu bıraktı.

Ressam arkadaşı Hermann Haller’le birlikte İtalya’ya gidip, kentleri gezerek Rönesans ressamlarına ilgi duymaya başladı.1905 yazında Paris’e gitti. James McNeill Whister’in sergisini gezdi. Pierre-Auguste Renoir’in yapıtlarını hayranlıkla izledi.

Bir yıl sonra Münih’e yerleşti ve öğrenciyken tanıştığı Lily Stumpf’la evlendi. 1907 yılında Felix adını verdikleri oğulları dünyaya geldi.Sanatçının bu dönemde mutlu bir aile yaşantısı oldu ve Empresyonist stilde resimler yaptı.

1908’de Van Gohg’u, ertesi yılda Cezanne’i keşfetti.


Münih Secession ve Bern’de yapıtlarını sergiledi. Wassily Kandisky ve Blaue Reiter grubuyla tanıştı. Bu gr
up dış dünyadansa içe dönük dünyanın daha önemli olduğuna inanmaktaydı.

Klee, Blaue Reiter’in yönlendirmesiyle deneyimlerini çoğalttı ve 1912’de Paris’te Picasso, Delaunay ve Braque ile tanıştı.

1914 yılında Tunus’a bir yolculuk yaptı. Bu kısa yolculuk ressamın üslubunda kalıcı etkiler bıraktı. Bu sırada, Klee resimlerinde, kübizmi alışılmadık bir serbestlik içinde yorumladı.

1916’da Münih yakınlarındaki bir hava üssünde askerliğini yaptı. Ancak resim yapmayı sürdürdü, evrensel manzaraların yapıldığı dönem bu yıllara rastlamaktaydı.


1920 yılından sonra ün kazanmaya başlayan ressamın Münih’te üç yüz elli altı resmini sergiledi ve Gropius tarafından Bauhaus’ta ders vermek üzere çağrıldı. On yıl ders veren Klee bu okulda geliştirdiği eğitim yöntemlerini daha sonra Pedagojik Taslaklar (1925) kitabı adıyla yayımladı.

Amerika’da ilk sergisini 1924 yılında açtı. 1927’de İtalya ve Korsika’ya, 1928’de de Bretanya’ya ve 1929’da Mısır’a gittikten sonra 1930’da New York’ta bir sergi açtı.

Daha sonra Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi’nde görev aldı. 1933’te Hitlerin başa geçmesiyle Almanya’da kalamadı ve Naziler görevine son verdi.

Bern’e geri dönen sanatçı 1935’te geçirdiği ağır bronşit ve kalp komplikasyonlarının ardından hastalığının skleroderma olduğu anlaşıldı.

Önceleri hastalığını çok önemsemeyen Klee, bir süre sonra olayın ciddiyetini anladı ve çalışmalarına büyük bir hız verdi.1938’de büyük boyutlardaki çalışmaları ve 1939’da Melekler dizisiyle daha soyut ve daha trajik bir nitelik kazandı.

Klee renk,biçim ve mekanı yepyeni bir dille tanıttı ve derinlere işleyen son derece kişisel bir simgeci anlatım geliştirdi.

Görsel anlayışının gelişmesinde usta bir müzikçi olmasının da etkileri büyüktü. Dünyayı şimdiki haliyle değil, geçmişteki ya da gelecekteki haliyle resmetmeye çalıştı.

Paul Klee, ne fikirleri, ne de yaşam biçimi açısından sürrealist değildi. Ancak 20.yüzyılın en şaşırtıcı resim şairlerinden biriydi ve sürrealistler bu nedenle onu kendilerinden biri olarak kabul etti.

Önemli Yapıtları: Hayvanat Bahçesi, Villa R, Kırmızı ve Yeşilin Azalan Gölgeleri, Canavar Tatlı Şarkımla Dans Et, Balığın Çevresinde, Pastoral, Arap Şarkısı, Zengin Liman, Mobilya Karikatürü, Ülkeyi Yok Eden Savaş, Doğumdan Önce, Soyut Metin, Korku Patlak Verirken, Bitmemiş Bir Kentin Bölümü, Pencere, Vadideki Son Köy, Yeşil Avlu, Lomolarm, Şato ve Güneş, Copula’da, Mart Çiçekleri, Yem, Ezik Burunlu Portre, Dağın Kötümser Alegorisi, Deniz Kenarındaki Yol, Hammamet’ten Motif, İki Genç Kızın Kaderi, Bozuk Yüzeyler..

DADAIZM VE SURREALIZM (GERÇEKÜSTÜCÜLÜK)

1916 da kurulan bu akıma şair Tzara tarafından alaycı bir ifade kullanılarak dada ismi verilmistir. Gerçeği bulmak için her şeyi reddeden bu akım taraftarları geleneksel anlayışları ve eski sanatı tamamen reddetmekteydiler. Bu red eylemiyle yeni bir sanat düşün ve kültür ortamı yaratmayı hedeflediler. 2. dünya savaşı sırasında toplumsal belirsizlik içinde kök salan bu akım en sonunda sanatı da reddederek yok olmustur.

Dadaizm içinden sürrealizm doğmuştur. Sanatsal yaratıcılığın bilinç altı süreçlerden kaynaklandığını savunan sürrealistler kendiliğinden yaratma eylemi biçiminde bilinç altının dışa aktarım aracı olarak ortaya koyduğu otomatik yaratım eylemiyle birleştirerek sürrealizmin temelini atmıştır. Freud tarafından geliştirilen psikanaliz yönteminin etkisinde kalmışlardır.


Dadaizm ve sürrealizm akımları temsilci ressamları:

Yves Tanguy(1900-1955)
Max Ernest(1881-1976)
Rene Magrite(1898-1967)
Salvador Dali(1904-1989)
Joan Miro(1893-1983)
Paul Klee(1879-1940)
Frida Kahlo(1910-1954)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder